Sakarya

Sakarya ilinin yer aldığı coğrafi bölge, en eski çağlardan beri çeşitli kavimlerin gelip geçtiği göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Yörenin tarih öncesi dönemi hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Bugüne kadar birkaç kurtarma kazısı ve yüzey araştırması dışında dikkat çekici arkeolojik araştırma yapılmamıştır; ancak Kaynarca İlçesinde bulunan çakmak taşı yongalar ile Kocaali ilçesinden ele geçen taş el baltası, elle şekillendirilmiş pişmiş toprak maşrapa bölgede Neolitik ve Kalkolitik dönem insanının yaşadığına işaret etmektedir.

Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran Hititlerin sınırlarını Sakarya topraklarını da içine alacak şekilde genişletmiş oldukları antik kaynaklarca ifade edilmesine rağmen bu döneme ait buluntu veya kalıntı mevcut değildir. MÖ 1200 yıllarında Hint-Avrupa asıllı Deniz Kavimleri denen topluluklar, Hitit egemenliğine son vermişlerdir. Daha sonra Frigler Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes’e kadar olan bölgeye sahip olarak hakimiyet alanlarını doğuda Kapadokya’ya kadar genişlettiler. Sakarya ili, klasik dönemlerde Bitinya (Bithynia) olarak bilinen bölgenin içinde yer almaktadır. Bu ad bölgede yerleşmiş ve daha sonra aynı adı taşıyan Bitinlerden gelmektedir. Bitinya (Bithynia) Bölgesi İstanbul’un Anadolu yakasından başlayarak doğuda Parthenius (Bartın) yakınlarına kadar uzanmaktaydı. Doğusundaki Paflagonya (Paphlagonia) dan Filyos Çayı (Billaeus) ile ayrılmaktaydı. Kuzeyde Karadeniz’e (Pontus Euxinus) açılan bölge güneyde Dağlık Frigya (Phrygya Epictetus) ve Galatia ile batı ve güneybatısında Mysia ile komşuydu. Bitinya (Bithynia), İstanbul’un Anadolu yakası ile, Kocaeli, Yalova, Sakarya, Bilecik, Düzce, Bolu, Bartın, Zonguldak ve Bursa illerinin önemli bir bölümünü içine almaktaydı. Adını mitolojide Frig Kökenli bir ırmak tanrısı olan Saggarios’dan alan Sakarya Irmağı, ilimize de adını vermiştir.

 

Sakarya Üniversitesi

Kendisine çağdaş uygarlığın gerektirdiği her türlü donanıma sahip bireyler yetiştirmeyi amaç edinmiş olan Sakarya Üniversitesi’nin çekirdeğini 1970 yılında açılan Sakarya Mühendislik ve Mimarlık Yüksekokulu oluşturmuştur. Bu okul 1971 yılında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’ne dönüşmüş, 1982-1992 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı bir Fakülte olarak öğretim vermiştir.
3 Temmuz 1992 tarih ve 3837 sayılı kanun ile Sakarya Üniversitesi kurulmuştur.
1990 sonrasında kurulan üniversiteler arasında akademik ve teknik altyapısını hızla tamamlayan idari birimleri ile ISO-2002 Kalite Belgesi ile “EFQM Mükemmellik Yetkinlik Seviyesi Kalite Belgesi’ne sahip ilk ve tek devlet üniversitesi olup olan Sakarya Üniversitesi laboratuvar, eğitim ve sosyal hizmetler, Internet alt yapısı ve bilişim sektöründeki atılımlarıyla birçok üniversite için örnek oluşturmaktadır.

Sakarya’nın 18. Yüzyıldan bu yana en önemli sembollerinden biri olan Tarihi Çark’ın hikayesini biliyor musunuz?

1581-1585 yılları arasında bugünkü Çark Suyu üzerine o dönemlerdeki Adapazarı bölgesinin ihtiyacına yönelik yapılan ve yaklaşık iki yüz elli yıla yakın hizmet veren değirmenin yerine 1724 yılında Adapazarlı bir hayırsever olan Devoğlu Mustafa tarafından yapılan “çark”, çark suyunu Adapazarı’na taşımış, içme suyunu önceleri bahçelerdeki kuyulardan temin eden Adapazarı halkının düzenli içme suyuna kavuşmasını sağlamıştır. Kısmen ilkel bir su taşıma aracı olan bu çark 170 yıl hizmet verdikten sonra artık ihtiyacı karşılamayınca, 1894 yılında Adapazarı Kaymakamı Mehmet Nüzhet Bey tarafından daha büyük ve modern bir forma kavuşturulmuştur. 1917 yılına kadar kullanılan çark zaman içinde isale hatlarının devreye girmesiyle işlevini yitirmiş ve çürüyüp yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. “Şehirleri şehir yapan sanatçıları ve sanat eserleridir” düsturuyla hareket eden Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihi bir sanat eseri olarak yeniden değerlendirilen Çark, 1901 yılına ait bir kartpostaldaki görünümünden yola çıkılarak aslına uygun olacak biçimde şekillendirilmiş ve 2010 yılının ağustos ayında Kentpark içerisindeki yerini almıştır.

Türk Sinemasında Sakarya: Lütfi Akad Anlatıyor

Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Lütfi Akad, 1946 yılında yapım yönetmenliğini üstlendiği Unutulan Sır/Domaniç Yolcusu adlı filmin çekimleri sırasında bulunduğu Adapazarı’nda Çark’ı günlüklerinde bakın nasıl aktarmış:

“Dış çalışmalar “Çark” denilen yerde ve yöresinde yapılacaktı. Bol ağaçlıklı çevre gerçekten güzeldi. Sapanca gölünden kaynaklanan bir su beş metre çapında bir çarkı döndürüyor, onun çalıştırdığı bir pompayla kasabaya basınçlı su veriliyordu. İlerde, suyun geldiği batı tarafında, kıyısında “İmren” adlı bir kır lokantası vardı. İşleticisi Nuri Beyle hemen anlaştım. İsteklerimizi bir gün önce bildirmek şartı ile öğle yemeklerimizi orada yiyecektik. Çark yerine gittiğimizde Kriton İlyadis duygulandı; kasabaya su veren bu düzeni babası yapmıştı. Adapazarı’nda İlya ustayı hatırlayanlar vardı hâlâ. İlyadisler köklü bir Anadolu ailesinden idiler. Baba İlyadis çekirdekten yetişmiş bir mühendisti, birçok şehir ve kasabada değirmenler, su ve türbin düzenleri kurmuştu.”
(Lütfi Akad, Işıkla Karanlık Arasında, İş Bankası Kültür Yayınları, 2004, s: 26)

Share This